28 Ağustos 2014 Perşembe

SEDEF HASTALIĞI


PSORİAZİS (SEDEF HASTALIĞI)

Psoriazis halk arasında sedef hastalığı olarak bilinir. Bu haftaki söyleşimizde dermatoloji uzmanı Dr. Funda Tamer ile psoriazisten (sedef hastalığından) bahsedeceğiz. 

SD: Funda Hocam, sedef hastalığı hakkında bize neler söylemek istersiniz?
FT: Psoriazis yani sedef hastalığı, iyileşme ve alevlenme dönemleri olan hayat boyu devam eden bir hastalıktır. Sedef hastalığının oluşmasında genetik, immunolojik ve çevresel olmak üzere birçok faktör rol oynar.

SD: Sedef hastalığı yaygın görülen bir hastalık mıdır?
FT: Sedef hastalığı toplumun yaklaşık %1,5-2’sini etkileyen, son derece sık görülen bir hastalıktır.

SD: Sedef hastalığı ne gibi belirtiler verir?
FT: Psoriazis (sedef hastalığı) genellikle diz, dirsek, saçlı deri, kuyruk sokumu gibi vücut bölgelerinde, üzeri sedefi beyaz renkte pullanma gösteren kızarık, kabarık deri döküntüleri olarak karşımıza çıkar. Ancak hastalığın farklı görünümlere yol açabilen birçok alt tipi vardır. Kepeklerin renginden dolayı psorizais halk arasında sedef hastalığı olarak bilinir. Sedef hastalığına tutulan eklemlerde kızarıklık, ağrı, şişlik, hareket kısıtlılığı olarak bulgu veren eklem iltihabı eşlik edebilir. Tırnaklarda iğne ucu gibi küçük çukurcuklara, renk değişikliklerine, kalınlaşmalara neden olabilir. Ayrıca metabolik sendrom (obezite, hiperlipidemi, hipertansiyon, insülin direnci), kalp damar hastalıkları, psikiyatrik bozukluklar ve inflamatuar bağırsak hastalıklarının sedef hastalığına eşlik edebileceği gösterilmiştir. Sedef hastalığı günümüzde deriye sınırlı bir hastalık olmaktan ziyade sistemik bir hastalık olarak kabul edilmektedir.

SD: Sedef hastalığı bulaşıcı mıdır?
FT: Sedef hastalığı kesinlikle bulaşıcı değildir. Kişiden kişiye herhangi bir şekilde bulaşmaz.

SD: Toplumda sedef hastalığının tedavisinin olmadığına dair görüşler mevcut. Bu doğru bir bilgi midir?
FT: Sedef hastalığının tedavisinde etkili olan birçok ilaç ve yöntem mevcuttur. Tedavi seçiminde hastalığın süresi, yaygınlığı, etkilenen bölgeler, eklem tutulumunun olup olmadığı, günlük yaşamı etkilemesi, eşlik eden hastalıklar, hastanın yaşı, mesleği, yaşam tarzı gibi kişisel özellikler dikkatlice değerlendirilmelidir. Hastalığın yaşam boyu sürmesi, hastaların çok uzun süreler ilaç kullanmasını gerektirir.

SD: Sedef hastalığının yalnızca bir cilt hastalığı olmadığından bahsettiniz, bu konuda başka neler söylemek istersiniz?
FT: Hastalığın hem ortaya çıkmasında hem de alevlenmesinde stres son derece önemli bir faktördür. Hastalığın kronik seyri, kaşıntı, kozmetik sorunlar yaşam kalitesini olumsuz olarak etkiler. Hastaların uğradığı sosyal damgalanma psikolojik hastalıklara yatkınlığı arttırır. Hastalar iş hayatından ve sosyal çevreden kopabilirler. Sedef hastaarında özgüven eksikliği, anksiyete ve depresyon görülme sıklığı, alkol kullanımı normal populasyona oranla daha yüksektir.

SD: Sosyal yönü göz önünde bulundurulduğunda hastalıkla ilgili faaliyet gösteren herhangi bir kuruluş mevcut mu?
FT: Her yıl 29 Ekim ‘Dünya Psoriazis Günü’ olarak ilan edilerek hastalığa dikkat çekilmeye çalışılmıştır. Sedef Hastaları Dayanışma Derneği ülkemizde eğitim, yardımlaşma gibi çeşitli konularda yardımcı olan bir dernektir. Yine Psoriasis Derneği toplumun sedef hastalığına olan duyarlılığını arttırmak, hastaları bilgilendirmek ve sorunlarına çözüm bulmayı amaçlayan önemli bir kuruluştur.

SD: Okurlarımıza verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz.
FT: Rica ederim, herkese sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.

Gürer MA.Dünya Psoriasis Günü Psoriasis İle İlgili Kuruluşlar ve Türkiye.Turkderm 2012;46(3):116
Alper S, Akyol M, Atakan N ve ark. Türkiye Psoriasis Tedavi Klavuzu-2012.Turkderm 2012; 46(özel):1-36
Boztaş MH, Polat M. Psoriasis ve Psikiyatrik Bozukluklar.Dermatoz 2010;1(1):39-45

SEDEF HASTALIĞI


20 Ağustos 2014 Çarşamba

AYAK MANTARI TEDAVİSİ


AYAK MANTARI TEDAVİSİ


AYAK MANTARI TEDAVİSİ

Bu hafta dermatoloji uzmanı Dr. Funda Tamer’den sık görülen ve bazen inatçı olabilen bir cilt hastalığı olan ayak mantarı ve tedavisiyle ilgili bilgi almak istedik.

SD: Ayak mantarının bazı kişilerde daha sık görüldüğü doğru bir bilgi midir?
FT: Kesinlikle doğru bir bilgi. Ayak mantarı yetişkin erkeklerde sık görülürken kadınlarda ve çocuklarda nadir görülür. Ayrıca organ nakli yapılan hastalar, kemoterapi alan kanser hastaları, steroid (kortizon) kullanan ve beslenmenin damardan yapıldığı (parenteral nutrisyon )hastalarda vücut direnci azalır ve bu yüzden mantar enfeksiyonlarının görülme ihtimali artar. Ayrıca yaşlılık, obezite (aşırı şişmanlık) ve diyabet (şeker hastalığı) de risk faktörleri arasındadır. Özellikle şeker hastalarında mantara bağlı enfeksiyonlarla çok sık karşılaşıyoruz.

SD: Pekiyi, ayak mantarının oluşmasında çevresel faktörlerin etkisinden bahsedebilir miyiz?
FT: Yatılı okullar, askeri kışlalar, yüzme havuzları, hamamlar, spor salonları gibi ortak yaşam alanlarında, sıcak ve nemli iklimin olduğu bölgelerde ayak mantarı  sık görülür.

SD: Okurlarmıza ayak mantarından korunmak için günlük hayatta nelere dikkat etmelerini önerirsiniz?
FT: Kişisel hijyene (temizliğe) dikkat etmelerini öneririm. Örneğin ortak yaşam alanlarında başkalarının eşyalarının kullanılmamasına, ayakların kuru tutulmasına, terlemeye neden olabilecek çorap ve ayakkabıların giyilmemesine özen gösterilmelidir. Sıkı ayakkabılar enfeksiyonu kolaylaştırarak hastalığın yayılmasına neden olabilir. Hatta ayak mantarının “atlet ayağı” olarak da adlandırılmasının nedeni, ayak mantarının uzun süre kapalı ayakkabı giyen sporcularda sık görülmesindendir.

SD: Okurlarımız hangi durumlarda ayak mantarından şüphelenmelidir?
FT: Ayak mantarı birçok belirtiye neden olabilir. Ayak parmak aralarında kuruluk, kepeklenme, soyulma ve hafif kaşıntı ya da nemli, beyaz renkli yaralar, kalınlaşma ve çatlaklar görülebilir. Bu görüntü genellikle 4. ve 5. ayak parmak arasından başlayıp ayak tabanına yayılır. Bir diğer klinik tablo ayak tabanında kalınlaşma, kuruluk ve kepeklenmedir. Yine ayak mantarı ayak tabanında kızarıklık, içi su veya pü (cerahat) dolu kabarcıklar ya da yaralar olarak karşımıza çıkabilir. Ayak mantarı sedef hastalığı, ekzema, bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlar ve daha birçok hastalıkla karışabileceğinden, benzer şikayetleri olan hastalarımızın mutlaka dermatoloji uzmanına başvurmasını öneririm.

SD: Tedavi konusunda söylemek istedikleriniz nelerdir?
FT:  Genellikle topikal antifungal (krem, sprey gibi) tedaviler yeterli olmaktadır. Ciddi durumlarda oral tedavi (ağızdan alınan tablet, kapsül) tercih edilebilir. Tedavide dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, benzer şikayetleri varsa mutlaka aile bireylerinin de  tedavi edilmesi gerektiğidir.
Altta yatan şeker hastalığı, obezite, alkol kullanımı, damar hastalığı gibi durumların tedavisi de ayak mantarını önlemede temel faktörlerdendir.
Ayak mantarı olan okurlarımızın, ayakların kuru tutulması, uygun ayakkabı, çorap seçimi ve kişisel eşyaların ortak kullanılmasıyla meydana gelebilen bulaşma konusunda mutlaka doktorlarından bilgi almalarını öneririm.

SD: Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz.
FT: Rica ederim. İsterseniz bir sonraki söyleşimizde sedef hastalığından (psöriazis) bahsedelim.

SD: Çok memnun oluruz Funda Hocam.
FT: Okurlarımıza sağlıklı günler dilerim.

 

Kumar V, Tilak R, Prakash P ve ark. Asian journal of medical sciences 2011(2);134-138.

12 Ağustos 2014 Salı

AKNE TEDAVİSİ


AKNE TEDAVİSİ
 

Bu hafta dermatoloji uzmanı Dr. Funda Tamer ile özellikle gençlerde görülen akne (sivilce) probleminden bahsetmek istedik.

SD: Akne hangi sıklıkta görülür?
FT: Akne yani sivilce çok sık karşılaşılan bir cilt hastalığıdır. Toplumun yaklaşık %85’i hayatının herhangi bir döneminde sivilcelerinden yakınır.

SD: Peki kötü bir görüntüye sebep olan sivilceler neden çıkar?
FT: Akne kronik bir hastalıktır. Oluşmasında, androjenlerin (hormon) önemli rol oynadığı cildin yağ salgısındaki artış, bir bakteri olan Propionibacterium acnes’in çoğalması ve iltihabi reaksiyon gibi birçok faktör yer alır.

SD: Sivilceler sadece yüzde mi oluşur?
FT: Hayır, akne sıklıkla yüzü etkilemekle birlikte sivilceler sadece yüzde değil, boyun, omuzlar, göğüs bölgesi ve sırt gibi yağ bezlerinin fazla bulunduğu alanlarda da oluşma eğilimindedir.

SD: Vücudun birçok bölgesinde görülebilen sivilce problemi başka cilt hastalıklarıyla karışır mı?
FT: Elbette, seboreik dermatit, rozasea, perioral dermatit, miliaria, hidradenitis suppurativa, bakteriyel follikülit gibi birçok deri hastalığıyla karışabilir. Dolayısıyla kesin tanı konulması için öncelikle bir dermatoloji uzmanına muayene olunması gerekmektedir.

SD: Bu kadar sık karşılaşılan bir cilt hastalığı olan aknede karşılaşabileceğimiz olumsuz sonuçlar nelerdir?
FT: Maalesef tedavi edilmezse sivilce izlerine, cilt rengimizden daha koyu olan kalıcı lekelere ve özgüvende azalma, sosyal ilişkilerde zorluk, depresyon gibi psikolojik sorunlara neden olabilir.

SD: Hangi tedavilerden faydalanılabilir?
FT: Birçok tedavi yönteminden yararlanabiliriz. Topikal tedavi olarak adlandırdığımız krem, losyon ve jel formunda ilaçlar mevcuttur. Topikal tedavi seçenekleri arasında retinoidler, antibiyotikler, benzoil peroksit, azelaik asit, salisilik asit ve dapson yer alır. Daha şiddetli olgularda oral (ağızdan) antibiyotik ve isotretinoin tedavileri kullanılabilir. Ayrıca östrojen içeren birçok oral kontraseptif (doğum kontrol hapları), akne tedavisinde Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanmıştır. Özellikle bayanlarda geç başlangıçlı yani ergenlik sonrasında başlayan aknede ve şikayetleri menstruel dönemde şiddetlenen hastalarda faydalı olabilir. Akne ve akne izlerinin tedavisinde lazer, kimyasal peeling (soyma) ve cildin yüzeyel tabakalarının aşındırılması olan mikrodermabrazyon yöntemleri de kullanılmaktadır.

Kişiye en uygun tedavi yöntemini seçebilmek için, lezyonların şiddeti, yaygınlığı, daha önce alınan tedaviler gibi birçok faktörün göz önünde bulundurulması gerekir. Sonuç olarak tedaviden beklentilerini, hastalıklarıyla ilgili yaşamış oldukları problemleri doktorlarıyla paylaşabilmeleri için, sivilce problemi olan hastalarımızın dermatoloji uzmanlarına başvurmasını önermekteyim.

 

Kaynaklar:

1) Titus S, Hodge J. Diagnosis and treatment of acne. Am Fam Physician. 2012;86(8):734-40.
2) Ermertcan A. Akne ve yaşam kalitesi. Dermatose 2007;6(2):91-7.

AKNE TEDAVİSİ

GÜNEŞTEN KORUNMA


GÜNEŞTEN KORUNMA
 

Bu yaz hava çok sıcak. Güneş ışınlarına her zamankinden daha fazla maruz kalıyoruz. Bu yüzden, dermatoloji uzmanı Dr. Funda Tamer ile yaptığımız söyleşide güneşin etkilerinden bahsetme...k istedik.

Güneşin vücudumuzda ne gibi etkileri vardır?
Güneşin insan sağlığı üzerine birçok etkisi mevcuttur. Bunlar arasında; güneş yanıkları, ışığa duyarlılık, deride erken yaşlanma, deri kanserleri, toplam ben sayısında artış, immün sistemin (vücut direncinin) baskılanması ve bazı göz hastalıkları sayılabilir. Bunun yanında vücutta önemli görevleri olan D vitamininin çoğu güneş ışınlarının etkisiyle deride sentezlenir.

D vitamininin vücudumuzda görevleri nelerdir?
D vitamini özellikle kas-iskelet sistemimi ve kemik sağlığı için önemli olup, eksikliğinde ciddi sorunlar yaşanabilir. Kas iskelet sistemi hastalıkları, kemik erimesi, meme, prostat, barsak kanseri gibi iç organ kanserleri, yüksek tansiyon ve kalp-damar hastalıkları, tüberküloz (verem) gibi enfeksiyöz hastalıklara karşı vücut direncinde azalma ile ilgilidir.

Güneş ışınları deride ne tür kanserlere yol açabilir?
Güneş ışınları hem melanom hem de melanom dışı deri kanserlerinin oluşmasına sebep olan en önemli etkendir.

Güneşin zararlı etkilerinden nasıl korunabiliriz?
Güneş ışınlarının en güçlü olduğu saatlerde dışarı çıkmamaya özen gösterip gölgeyi tercih ederek, güneş gözlüğü, şapka, koruyucu özellikli giysiler ve güneş koruyucular kullanarak korunabiliriz.

Güneş koruyucularla ilgili dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
Güneş koruyucuların deri yanığı oluşmasına karşı koruyabilme etkinliği güneş koruma faktörü (SPF) ile değerlendirilir. Losyon, krem, jel, solüsyon ve sprey formları mevcuttur. Kullanılan bölgeye eşit dağıtılması ve özellikle terleme, banyo ve yüzme sonrası olmak üzere her iki saatte bir tekrarlanması gerekmektedir.

Güneş koruyuculara karşı herhangi bir yan etki görülebilir mi?
Güneş koruyuculara karşı alerjik yan etkiler görülebilir. Deri yüzeyinde tabaka oluşturan bazı formlar sivilce oluşumuna neden olabilir.

Güneş koruyucuları çocuklarda da kullanmamız gerekir mi?
Çocuklarda güneş koruyucu kullanmak ileride oluşabilecek deri kanseri riskini azaltmaktadır.

Güneş koruyucular vitamin D sentezini azaltır mı?
Son zamanlarda güneş koruyucu kullanmanın, güneş ışınları aracılığı ile deride sentezlenen vitamin D sentezini azaltıp, vitamin D eksikliğine neden olabileceği öne sürülmüştür. Tartışmalar devam etmekle birlikte birçok çalışmada güneş koruyucuların D vitamini eksikliğine neden olmadığı gösterilmiştir.

 
Kaynak:
Erkin G, Karaduman A. Güneş, güneşten korunma ve güneş koruyucular. Hacettepe Tıp Dergisi 2007; 38: 69-74.